Düşünmenin Katran Kuşlukları

Çınlıyor saati
Seni tanıdığım günü
Düşünmenin ve özlemenin
Katran gibi ciğerime dökülen saçlarını
Kuşlukları, tanları, gün batımlarını ve
Günün içinde bir ânı işte
Ya da bir altın saati fotoğraf karelerinde
Ayaklarımı sürüyüp değil
Koşarak gelmenin tenine
Seni istiyorum
Fakat korkuyorum
Şu gece karanlığından
Sürü köpeklerden
Ve ne konuştuysak seninle bir ateşin gövdesinde
Çığlık çığlığa yanarken
Bacaklarınken bu sefer bir zincir değil de
Belimde bekletip sayıklattığın
Şimşek kadar gürültülü ya da bir çığ
Belki volkan belki Pompei
Ya da Sura üflenmiştir kim bilir
Yurt tuttuğun, damgaladığın ve gülümsediğin
Nasıl oldu da bir an yıldırım gibi
İliklerime kadar senindim
Belki büyülü bir tabloydun
Hatta hala öylesin
Kursağımdan erimiş gümüş döküp
Bir vazoya, vitrine, şehir meydanına
Hatta güneşin her vakit vurduğu pencerenin ardına
Koymak için
Haritalıyorsun beni
İstiyorsun
Bekliyorsun, bana bakıyorsun ne için
Dudaklarında durup tattığım
Okyanus pusulasını, kuzey ışıklarını
Kutup yıldızlarını ve güneşi
Gözlerimden çekip almak için
Al senin olsun bendeki cevher
Sonra çek vur istifalarımı
Çünkü eminim büyülüsün
Ben bizatihi büyülenmiş
Üç vakte kadar da yine sen
İliklerine kadar “ben”im

Yorum bırakın